Hibrit çalışma: x zamanda 2x kazanım
Uzun bir süredir yapmam gereken işlere zaman bulamamaktan yakınıyorum. Bu aralar odaklandığım ana konular: hayatı olabildiğince düzene sokmak -ki bunun hakkında da yakın zamanda yazılar yazmayı planlıyorum-, yazmak ve mesleğimde kendimi geliştirmek. Meslekte hızlı bir şekilde yükselmek istememin sebebi çok açık: finansal bağımsızlığa olabildiğince erken ulaşıp, yapmak istediklerimi yapmaya koyulmak. Bunun için de süreci hızlandırmak gerek.
Yazılım, finansal özgürlüğe erken ulaşmak için en elverişli mesleklerden biri şüphesiz ve ben de bu alanda çalışan biri olarak bu fırsatı kaçırmak istemiyorum açıkçası. Bunun için çizmem gereken yol da çok belirsiz değil: kendimi olabildiğince geliştirip daha iyi, yani, daha iyi maaşlı işleri kovalamak. İyi maaşlı işler tahmin edebileceğiniz gibi genelde ödemenin döviz ile yapıldığı işler oluyor ve böyle bir işe girmenin birkaç yolu var. Benim kafamdaki iki yoldan biri olan yurt dışında çalışma, ailevi meseleler nedeniyle şu sıralar pek mümkün olmadığından benim için geriye tek opsiyon kalıyor: uzaktan çalışmak.
Uzaktan çalışma ilanı vermiş yurt dışı merkezli bir şirketin teknik yeterlilik dışında en çok önem verdiği şey büyük ihtimalle İngilizce seviyesi olacaktır ve benim seviyem bana göre uzaktan çalışma için yeterli değil. Bu sebeple, hâlihazırda yaptıklarıma ek olarak, bir yandan da İngilizcemi geliştirmem gerekli. Kısıtlı zamanda, o kadar uğraş arasında bir de İngilizceyi ilerletmenin üstesinden nasıl gelirim diye düşünürken, kullanmaya başladığım metoda verdiğim isim, hibrit çalışma oldu.
Hibrit çalışma

Tek bir işle uğraşıldığı halde birden fazla kazanımın sağlandığı çalışma türünü “hibrit çalışma” olarak adlandırıyorum. Örnek vermek gerekirse;
- Uyumadan önce, önceleri İngilizce geliştirmeyi amaç edinen podcast’leri dinlerken uzun süredir yazılım ile alakalı podcast’leri dinliyorum.
- Herhangi bir konu hakkında okuduğum yazıyı/makaleyi sesli okuyorum.
- Yazılım alanında öğrenmek istediğim yeni bir dil veya teknolojiyi, hayata geçirmek istediğim bir proje üzerinde kullanmaya başlayarak öğreniyorum.
Bunların getirileri ise tahmin edebileceğiniz gibi, sırasıyla şu şekilde:
- İngilizce anlamayı geliştirme + yazılım alanında bir şeyler öğrenme
- İngilizce konuşmayı geliştirme + yazılım alanında bir şeyler öğrenme
- Yazılım alanında bir şeyler öğrenme + bir projeyi hayata geçirme
—
Beynimi keskin hatlarla ikiye bölüp “sen şununla ilgilen, sen de şununla” demeden, görünürde tek iş yaparak, görüldüğü üzere birden fazla kazanım elde ediyorum hibrit çalışma ile. Verdiğim ilk iki örneğin ikisinde de iki kazanımdan biri yabancı dildi ve bu “hibrit çalışmada kazanımlardan biri illa ki yabancı dil olmalı gibi duruyor” diye düşündürebilirdi; bu sebeple üçüncü örneği ekleme ihtiyacı duydum (yine de kazanımlardan birinin yabancı dil olmasının hibrit çalışma için çok uygun olduğunu belirtmeden geçmemek gerek). İlk iki örnekte, kazanımların her ikisi de “öğrenme” kategorisindeyken, üçüncü örnekte ise sadece biri “öğrenme”, diğeri ise “bir işi tamamlama” kategorisinde. Yani, hibrit çalışmanın kazanımları sadece öğrenim ile sınırlı değil.
Çok getirili işler
Hibrit çalışma dışında, hibrit çalışma kategorisine girmese de getirileri bakımından “hibrit çalışmanın akrabası” diyebileceğim işler yapmayı tercih ediyorum. Örneğin yaklaşık bir ay kadar önce ağırlıklı olarak portfolyoma ekleme adına geliştirdiğim bir uygulama, aynı zamanda hayatımı düzene sokmamı sağlıyor. Bu uygulamayı geliştirme sürecinde sadece bir kazanım (bir işi tamamlama) elde ederken, uygulama hazır hale geldiğinde çok değerli bir kazanımı daha cebime koymuş oldum. Yaptığım işlerin en azından bu kategoriye dahil olmasını oldukça önemsiyorum.
Multitasking
Çoğu insanın neredeyse uyguladığı “iki farklı işi aynı anda yapma” eylemini çoğu zaman uyguluyorum ama tabii buradaki kazanımlar az önce belirttiklerim gibi katma değeri yüksek kazanımlar olmuyor; örneğin yemek yaparken podcast dinlemek, bana rutin bir işi tamamlamak ve kafa dağıtmak gibi küçük getiriler sağlıyor. Podcast düşünsel bir konu hakkındaysa iki saniye gibi bir süreliğine yemeğe odaklandığımda podcast’i geri alıyor olmam insan beyninin, ya da en azından benimkinin, multitasking’i beceremediğini gösteriyor.
Aynı anda farklı iki iş yapmaya değil de, aynı anda farklı iki iş yapmayı bir rutin haline getirmiş insanların büyük kısmına ise getirebileceğim önemli bir eleştiri var. Bu büyük kısmın spor yaparken, yemek yaparken, ve hatta yemek yerken bir yandan da sürekli bir şeylerle oyalanma ihtiyacı, tüketim toplumunun bir parçası haline geldiklerine, zihinleri ile beş dakika gibi bir süre dahi baş başa kalmaya katlanamayacak bir duruma evrildiklerine delalet olabilir. Günümüz insanının çok büyük kısmı, boşa düşülen her an elin cep telefonuna gitme isteğinin büyüklüğü oranında maalesef bu gruba dahil. Ama sanırım bu başka bir yazının konusu.
Sonuç
Hibrit çalışma, x zamanda 2x, belki de 3x, 4x… kazanım sağlıyor ve bunu yaparken zihne ekstra bir yük bindirmiyor. Bu açıdan oldukça değerli. Hibrit çalışmanın mümkün olmadığı işlerde, elimizdeki mevcut işlerden çok getirili olanlara odaklanmak ise zaman yönetimi açısından faydalı bir diğer yöntem. “Az zamanda çok büyük işler yapalım” derken kendinizi kaybetmeyip, arada kendinizle baş başa kaldığınız kısa yürüyüşlere çıkmak ise bana göre çok iyi bir fikir.
(bu yazıyı kişisel sitem philocoder.com’da da paylaşıyor olacağım ve siteyi aktif olarak kullanmak iki yıldır olduğu gibi hala planlarım arasında, meraklısına duyurulur)