İki sene çalışma, biraz ara

Mert Elifoğlu
2 min readJan 4, 2022

--

Dokuz ay kadar önce çalışmaya ara verdim. O sıralar, çalışmaya neden hiç ara vermediğimiz üzerine düşünürken kabaca şu üç maddeyi çıkarmıştım:

  • Hayatımızdan memnun olmamız
  • Çalışmaya ara verme gibi bir lüksümüzün olmaması
  • Kimsenin çalışmaya ara vermemesi

Çalışmayı bıraktığımda benim için ilk iki madde geçerli değildi: Çalışarak tükettiğim hayatımdan pek memnun değildim ve çalışmaya bir süreliğine ara verebilme lüksünü de çalıştığım sürede edinebilmiştim. Haliyle geriye kalan tek madde beni ilgilendiren tek maddeydi. Bu yazının odak noktası da anlaşılabileceği üzere bu üçüncü madde.

Kimsenin çalışmaya ara vermemesi aslında bir çatı madde olarak düşünülebilir. Örneğin, güzel bir maaştan tamamen vazgeçmenin zorluğu, ya da çok da kısa olmayan bir aranın iyi bir kariyere leke sürecek olması da başka maddeler olarak ele alınabilir; ancak kendi adıma düşündüğümde, insanların azımsanmayacak bir bölümünün maaşından, kariyerinden bir nebze feragat ederek çalışmaya aralar verebildiği, bunun yadırganmadığı bir paralel evrende ben de kolaylıkla çalışmaya uzun bir ara verebileceğimi biliyorum. O yüzden, değindiğim bu diğer maddeler de elbette dikkate değer, ancak bana göre çalışmaya ara verememek daha çok sosyal bir problem. Aynı benim gibi, çalışarak tükettiği hayatından bir sebepten pek memnun olmayan, vereceği bir aranın kendisine iyi geleceğini bilen, böyle bir ara verme imkanı da olan ancak bunu yapamayan çok sayıda insan var ve bunun sebebi tamamen sosyal kaygılar gibi duruyor.

Kendi adıma konuşacak olursam, böyle bir araya birkaç nedenden ihtiyacım vardı ve şu basit soruyu sormuştum kendime: İhtiyacım olduğu halde kendime bir sene bile ayıramayacaksam neden çalışıyorum? Neyse ki tam zamanında -elbette çok da kritik olmayan- bir sağlık sorunu imdadıma yetişti ve ara verebilmem çok daha kolaylaştı. Böyle bir şey yaşamasaydım da yine bu arayı verecektim, ancak bu kararı almak çok daha zor olacaktı çünkü özellikle yazılım sektörü gibi bir sektör içerisindeyseniz kendinizi şu sarmalın içerisinde bulmanız kaçınılmaz: fena olmayan maaş nedeniyle işi bırakmanın psikolojik olarak inanılmaz zor gelmesi, ve zaman geçtikçe maaşın daha da fena olmaması. Aslında burada vazgeçilebilen maaş miktarı bir bakıma kişinin kendi yaşamına biçtiği değerin göstergesi. Elbette ara vermek isteyen insanlar özelinde konuşuyorum.

İnsanların kesintisiz çalışmak zorunda olmadığı, iki senelik yorucu bir çalışma maratonu sonrasında sadece kendine, yapmak istenenlere vakit ayırmak için çalışmaya aylarca ara verebildiği ve verdiği bir dünya herhalde herkesin hayalidir. Hayal ettiğimiz bu dünyada da bu sefer tam tersi olurdu: Herkes ara verip bir süreliğine hayatın tadını çıkarırken veya yapmak isteyip zaman bulamadıklarına vakit ayırırken çalışmaya kesintisiz devam etmeyi tercih etmek, yani insanların tam olarak şu an yaptığı, psikolojik anlamda inanılmaz zorlardı insanı.

Hangi dünyanın, hangi sistemin içindeysek aslında yaptığımızın onun bize dayattığına “tamam” demekten başka bir şey olmaması; sözde irade sahibi olunmasına rağmen sistemin herkese çizdiği o aynı, bilindik yolda paşa paşa ilerlemek, sıkış tepiş gitmek bana inanılmaz rahatsızlık veriyor.

Sign up to discover human stories that deepen your understanding of the world.

Free

Distraction-free reading. No ads.

Organize your knowledge with lists and highlights.

Tell your story. Find your audience.

Membership

Read member-only stories

Support writers you read most

Earn money for your writing

Listen to audio narrations

Read offline with the Medium app

--

--

Mert Elifoğlu
Mert Elifoğlu

No responses yet

Write a response